Gölge

Ekim, 2008

Hey, beni duyan varmı?

Duyan var mı?

Dürt me beni, senin sesinle konuşuyorum,

Senin sesinle, senin isteğinle yalan mı?

Ozan aşkla arar güzeli

Ve haykırır sonunda yaşadığı dehşeti, girdiği düello da.

Çünkü bir savaştır aramak güzeli.

Ama ben, senin gibi tiksindiğim kalabalıkta yalnız olmayı dileyemem,

Dileyemem, bu yüzden lütfen dürtme beni.



Hey, beni duyan var mı?

Duyan var mı?

Boşa çaba gerçekte senin uğraşın.

Belki de onlar da öyledir…

Her biri ayrı çözülmezdir,

Kişiliklerin ve anlaşılmama perdesinin arkasına saklandıkça,

Açığa vururlar ne olduklarını.

Gezgin ruhunu büyük bir kumara hapsetmiş değil misin sen?

Ne yapacaksın, konuşacaksın derdinle, benle,

Konuşacaksın elbet benle, derdinle, herkesle.

Yoksa yazık ayrıntılarına, haykıracaksın yenik sonunda…

Oysa ki, gerçek değeriyle görsen sokaktaki kişiyi,

Durup bir yerde seyretsen önünden geçenleri…

Aşmak gerek bu duvarı, aşamanın önüne geçilmezce dikilen,

Yenmek gerek bu yanılgıları.

Yoksa gün gelir, hiç olmayacaklara inanırsın.

Aptalca bir umut kaplar içini,

Gözlerinde sorumsuz bir parıltı,

Olanaksızı doğal hakkın sanırsın.


Hey, beni duyan var mı?

Duyan var mı?

Dürt me beni, senin sesinle konuşuyorum,

Senin sesinle, senin isteğinle yalan mı?

Aramakla olmaz O’nu, önemli olan yaşamaktır, yalan mı?

Gerçek arayan yalnız sorandır sormak için.

Hadi, sende dinle güneyden gelen esintiyi, hisset dalgaların sesini?

Duyabiliyor musun, esrikliğinin nefretini?

Hadi hazırlanalım kayığımıza, binelim, gidelim ufka?

Ya da, sadece kulak verelim beraber müziğe ve yürüyelim denizde…

Ama, gitmek için olmayan, sadece dönmeye yeminli…

Ve de sonlu denizlerde, sonsuzluğun sallanmalı yürümeli, geleceğin dansını dinleyerek…

İşte, ilk adımını attın, duyabiliyor musun?

Duyabiliyor musun?

Hey, bizi duyamayan var mı?

Duyamayan var mı?

Artık beni dürtmüyorsun? Beraber konuşuyoruz…

© U. U.

error: