11/2022
Kendimi bildim bileli üçkağıtçıları sırıtışlarından tanırım. Beş yaşımdan sonra hunharca kahkaha atmayı bıraktım. Ancak ellerimin ikisinin de sanata yatkın oluşu sayesinde sol avucumda ezdiğim pastel boyayla kazulet bir kafayı, sağ elimdeki kalemleyse gülen bir ağzı çiziktirir, dilediğim yüzeyi güzelce süslerdim anaokulunda, -kocakarı kafayla ağzı birleştiremese de neyse.- Kılıbıklıktan nefret ederim. Nezaketi fazlaca olan erkeklerle konuşmamı birkaç cümleden öteye götürmem. Yağmurda tanımadığına şemsiye tutanı hor görürüm. Yardıma muhtaç kim varsa elimden geldiğince yanında olurum. Amma velakin kulak memesi büyük insanlardan sebepsiz şekilde tiksinirim. O nedenle birkaç sene ücretsiz psikoloğa gittim.
Erkekler neyse ama kızlara karşı bu iticilik beni korkutmuştu. Birkaç kere rüyamda ibne olmuş, ter içinde uyanmıştım. Tam bir şıpsevdiyim. Gördüğüm her kadını hak ettiği ölçüde severim. Bu vesileyle ilk çocuğumun oğlan olmasını temenni ettiğimi belirtmek isterim. Psikoloğum iki gün evvel beni kovdu. Annemi aradım özür diledi kadından. İkinci kocası havuca benziyor, çocuklar da öyle olur mu diye insan düşünmeden edemiyor. Arabası olmayana adam demem ben. Neymiş o bisikletle oradan oraya gitmek. Ciklet erkeği miyim ki otobüste, trende hazır olda sıkış tepiş işe gideyim. Dedem Kore gazisi, savaştan bir ay geç dönmüş, -nedense.- Ben kafa olarak hazır olmadığım için askerliğe gitmek henüz nasip olmadı. İnternetten baktım bir kilo farkla elverişliyim. Centilmen bir kişiyim, asla hanımlara el kaldırılmasına müsaade etmem, ettirmem. Tavada tavuk pişirmem, pişireni de sevmem. Eti özgür bırakacaksın ki rahatça salacak kendini. Öyle ulu orta öpüşen gençler beni irite eder. Nerede bir dilenci görsem aklıma komşumun köpeği gelir. Sürekli bir şey isteyen insanlardan dost edinmem, varsa bir, iki dinler mütemadiyen telefon rehberimden silerim. Temizlik delisi değilim. Her pazar günü evi ilaçlatırım. Akrep, çıyan, kakalak, karınca ve arı beni sevmez, gördüğüm yerde kaçarım. Eski yavuklumu hâlâ anarım. Abdest alırken dirseğimdeki çukur eti gördükçe gizli numaradan bağlanıp kirpi dişlerine söver kapatırım. Gelir seviyesi düşük insanlarla arkadaşlık kurmam. Sanat meraklısı ve entel gezinen hemcinslerimden de hoşlanmam. Ortaokuldayken sınıfça kent müzesine gitmiştik zaten, son olarak da lisede bebek müzesine sokmuşlardı bizi, o da bana yetti. Kalabalık ortamları sevemedim gitti, babam eve hep arkadaşlarını çağırır, salona sofraları kurarlardı. Sessiz ortamlar beni gerer. Hiç konuşma yoksa yavaştan sıvışırım. Özellikle de heyheyleri üstünde bayan bir arkadaş -tam da günündeyse eğer- şeytan bile gelse onu konuşturamaz bilirim. Çekemezler benim kültürümü, dürüstlüğümü, alttan üstten güreşirler, kirli konuşurlar da yüz vermem. Misafir teyzeleri çimdiklerdim konuşmayı sökmeden evvel. Dört yaşlarımda bağırmaya başladım. Pazar sabahları koro saatinde radyoyu açar dinlerdim. On üç yaşımda okulun müzik grubuna seçildim. Komşularım her sabah gün doğumunda ve akşamleyin, hafta sonları öğle arasını da dahil ederek yatak tellendiriyorlar. Zelzeleye uyandığımı sandığım nice günlerde yumruklarımı ısırarak kanattığımı bilirim. Köyümün küçükbaşlarını özletmiyor işte günlerim. Bakkalda çıraklık yaptığım ergenlik yıllarımda ustamın tartı ağırlıklarını bozarak imamın karısından dayak yemesine vesile olmuştum. Sonraki aylarda asıldığım bir kızdan da ben dayak yedim, o da bakkalın kızı çıktı, -hayret nasıl anlamadım.- Esnaf eşrafını hiç sevemedim, annemden, ‘‘Veresiyecilere güven olmaz,’’ diye öğrendim. Çalıştığım iş hanında asansöre her bindiğimde o gün kim deodorant boca etmişse tavana fısıldayarak küfrederim. Burun kıllarımı kesmem, babam da kesmezdi, onun babası da kesmezmiş. Annem babamın ikinci eşiymiş, ben de ikinci yavuklumu çok sevememiştim. Her gün elinde telefonumu kurcalarken yakalardım. Bir pazar sabahı ilçe dışındaki çamlık arazisindeki belediye çöplüğüne porno arşivimi dökmüş, çalı çırpı anız derken birkaç hektarı da ben yakmıştım. Kanım bizatihi sarı lacivert akar, zaten temmuzun on dokuzu dedin mi ikinci doğum günümü kutlarım. Geçen günlerde babamın mangal kibritiyle evini yaktığını işittim. Dün de ben mangal kibriti geç yanınca gazı suratımda patlattım. Hayatımda iki kez cildiyeye gittim, biri bıyık dönmesi için diğeri de yanan kaşlarım içindi. Her akşam mahalledeki gençlerle çim sahada top koşturuyoruz. Şerefsizler beni hep kaleye koyuyor. Son yirmi yıldır seksen kilonun altına düşemedim. İki yıllık adalet kazanana kadar çıktığım bütün kızlar benden uzundu. Hâlâ lisedeki ayakkabılarım ayağıma uyar, bir tanesi annemin spor ayakkabısı olmalı. Kapıcımız yan komşumuzla zina yaptı, geçen hafta tüm kadınlar günde toplanıp ayıpladılar. Apartmandan attırmak için imza topladılar bir ben atmadım. Bu pazartesi ilk kez karakolluk oldum, tanımadığım bir adam benden şikayetçiydi. Bir gece nezarette yattım, kapıcı beni teselli etti. Bu sabah e-devletten soyadımı değiştirdim, adımı da soyadımla aynı yaptım. Miras yedi olmadım, üstte başta ne varsa kendim aldım. Tansiyon hastasıyım, çikolataya, baklavaya ve limonlu cheese keke bayılırım. Aşçılık okuluna başvurmayı kafama koydum. Bir hatunun yanında selamlaşırken mengene gibi el sıkışan adamlardan, eli terli tiplerden çok korkarım. Gözlerine bakıp da haklı çıkmadığım bir onun bunun çocuğu tanımadım henüz. Rahmetli olmadan mezarını kazdıran büyüklerimize hayranım. Ancak bana mermeri dikmek oraya uzanmaktan daha kolay gelir orası ayrı. Güzel kadınlarla göz göze geldim mi hayat dolu biriyim, aman bir çirkinse cebimdeki anahtarlığı sıkarım. Geçen sabah mı ne bizim mahallenin gençleri kendini zincirlemiş herifin birini dövüyorlardı, sapıktır diye ben de vurdum, vicdani retçiymiş.
unedited