Halt

03/2021

Çünkü azmettirici yanımdaydı kendimi ikna ederken. Çünkü bunu istedim.

Çünkü şarkılardan tiksiniyordum ama onları sevmiştim.

Çünkü benzeri düşlere girmeye yeminli kalemimi umutlu gökyüzüne dikmiştim.

Çünkü sahil bomboştu. Çünkü sahil seninle hınca hınç doluydu.

Okumaya devam et “Halt”

Kötülük Çiçekleri

09/2021

Okumaya devam et “Kötülük Çiçekleri”

Gri

09/2021

“Hedef 30’lu yaşlarının başında kumral, erkek. Boynunda devrimci Krujitski dövmesi var. Kesinlikle bizden biri değil. Kırmızı hattı geçtikten beri üç gündür vadi yamaçlarında konaklıyor. Ağır silahlı olduğu düşünülüyor. Hedefi imha edin.”

Telsizi kapattım. Bu kaçıncı ihlaldi hatırlamıyorum. Sürekli birileri gelmeye devam edecek belli ki…

Okumaya devam et “Gri”

Nereye

10/2023

Bazen öylece ağaçlara bakarken buluyorum kendimi. Kimi zamansa şaşakalmış halde iki elim başımda eyvahlanıyorum yukarılardan kendime. Bazense  bir apartman girişinde veyahut bir bankın tepesinden izliyorum sinsice. Allah bilir bir ben var ki, günde bilmem kaç sefer onu terk edip gidiyorum. Sanki duvar olmuş hududumun yarıklarından dökülüyor başka birinin saçakları, içimde kökleniyor, beni yiyip bitiriyor. Oysa eskiden olsa ustam -daha tıkırı yerinde bir adam değilken- ‘‘can acımadan değerini bilmez,’’ derdi. Öyle ya az sopalamazdı beni kırpık kafa Hüsam. Kim bilir belki de haklıydı. Ama düşünmeden edemiyor insan kalan azıcık aklıyla. Yani, böylesi mi daha kıymetliydi? Yabancı olmak… Geçen gün parkın duvarında otururken çöpteki gazete kupüründe gördüğüm Kadir İnanır’la karşılaştım hem de gerçek hayatta. Ağzı kulaklarında caminin duvarından bana sırıtmasın mı?

Okumaya devam et “Nereye”

Düşman: Adam

06/2021

Okumaya devam et “Düşman: Adam”

Nida-yı Taaccüb

2008

Alnımdan süzülen kanla artık yoruldum,

Gece adlı bir hayaletin dolandığı bir diyarda duruldum.

Aklın nefsimle bir el kumar oynadığı zamanda, doğruldum.

Kaybedeli seni yaz yağmurum…

Bir nefes, bir sıhhat dilendim,

Kaybedeli seni, şans pulum…

Bir maça beyi veya sinek oğlanı buldum

Cebimde, üstünde sızlanan pirelerin gezindiği…

Okumaya devam et “Nida-yı Taaccüb”

Adımı Sen Koy

11/2022

Kendimi bildim bileli üçkağıtçıları sırıtışlarından tanırım. Beş yaşımdan sonra hunharca kahkaha atmayı bıraktım. Ancak ellerimin ikisinin de sanata yatkın oluşu sayesinde sol avucumda ezdiğim pastel boyayla kazulet bir kafayı, sağ elimdeki kalemleyse gülen bir ağzı çiziktirir, dilediğim yüzeyi güzelce süslerdim anaokulunda, -kocakarı kafayla ağzı birleştiremese de neyse.- Kılıbıklıktan nefret ederim. Nezaketi fazlaca olan erkeklerle konuşmamı birkaç cümleden öteye götürmem. Yağmurda tanımadığına şemsiye tutanı hor görürüm. Yardıma muhtaç kim varsa elimden geldiğince yanında olurum. Amma velakin kulak memesi büyük insanlardan sebepsiz şekilde tiksinirim. O nedenle birkaç sene ücretsiz psikoloğa gittim.

Okumaya devam et “Adımı Sen Koy”

Çıkış

01/2021 (7)

I. Revize 12/2023 (9)

II. Revize 02/2024 (10)

III. Revize 03/2024 (11)

"Ama, biliniz ki, ördek yüzlü insanın alıkça alaycı gülüşünün bulunmadığı her yerde şiir vardır."

Lautréamont

Birini yitirmek sis içinde kaybolmaya benziyor. Ne yönünü bulabiliyor insan ne de amacını. Önce kendi yüzünü unutuyorsun sonra bedenin seni terk ediyor. Yalnızca bir düşünceden ibaret kalıveriyorsun. Acı veriyor kaybettiğin kimliğin fakat ıstırabının nedenini bilemiyorsun. Sanki tanıdığın son şeymiş gibi acına sarılıyorsun. Öyleyse bir yerde bırakmak lazım değil mi? Yoksa varmak istediğin yere nasıl varacaksın? Peki ya sis dağılırsa ve düşersen, kimden yardım isteyeceksin?

Okumaya devam et “Çıkış”

Gölgemür

"Kendimle uğraştım bütün ömrümce; kendimi inceledim kendi yapıtım aynalarda. Gün geldi yalnız ben yaşadım, bir tek ben vardım var olan. Kendimi gördüm kitaplarda, kişilerde, hatta duvarlarda: sonra kahramanca bir umursamazlık kapladı içimi, kahramanca bir hafiflikle o gezgin ruhumu kumara sürdüm ve üst üste kaybettim."

Selçuk Tunalı

Geçit vermez pişmanlıkları yolundan sapanların, tan vakti meydanlarla baş başa konuşanların, yağmurda koşup da toprakta boğulanların, bir tutam zehir için umut ekenlerin ve ötekilerin krallığında yazgılarını zincirleyenlerin. Beni çepeçevre saran, yumuşak ve koruyucu bütün katmanlarıma…

Samimi olalım, hakikatin izinde ne denli yol kat ettik? Kaçını ardımızda bıraktık perdeleri kapalı pencerelerimizin, hâlâ bir yerlerde volta atan hayaletlerimizin? Ters düz olmuş çocukluğumuzun yetişkinliğinde zamanı neden üzerimize yığılan bir zindan görerek her yöne parçalamak istedik? Çok değil bir kulaç atışı mesafede değerli hayatımızın döngüsü.

Okumaya devam et “Gölgemür”

© U. U.

error: